SAMIMI SÖYLÜYORUM MESELE IYISI DEGIL


  Selam millet! Bomba gibi olaylarla sizlerleyim. Anlatmak istediklerim, anlatacaklarım yine fazla. Bugünkü yazım günümüzün en iyi girişimcileri arasında yer alan Erbakan Malkoç ile ilgili olması hatta onunla yapmış olduğum sohbet ile ilgilidir. Ön bilgi tamamdır.
  Başarı öyküsünü okuduğum, seminer videolarını izlediğim hayranlıkla takip ettiğim bir şahsiyettir Erbakan Malkoç. Geniş bir ailede doğup büyüyen hatta zorlukların imkansızlıkların içinden fırlayan biri olması ve bunlarla kalmayıp kötü olaylarla da karşılaşması, hayatın zorluklarını daha 9-10 yaşlarında tatması onu tanımamız için, o müthiş araba içi dizaynlarını dünyaya tanıtması için ön adımlarıydı belki de kim bilebilir ki. Değerli bir şahsiyet bence. Ülkeye kattıklarının haricinde  biz gençlere ilham kaynağı olması benim için onu değerli kılan bir durumdur. Bu duruma istinaden araştırmalara koyuldum bir de ne bulayım! Şirketi Dizayn Vip'in benim oturduğum semte yakın olması hatta 2 -3 sokak ötemizde olması beni çok şaşırttı ve ben bu şaşkınlıkla tuttum şirketin yolunu. İşin garibi ben Erbakan Malkoç'u 3 yıl önce tanıdım, başarı öyküleri olsun bizim evin yakınlarındaki şirketi olsun hepsini biliyordum ama gitme cesaretini kulüp olayımız sayesinde buldum iyi ki de bulmuşum ya o da ayrı bir konu. Şimdilik iyikiler bir yana dursun, kendisine ulaşmam 2 günümü aldı. Şöyle ki evinize yakın olsa da aynı memleketli olsanız da başarılı insanlara ulaşmakta ayrı bir zor oluyor. Hoş 1 hafta ya da 1 ay kadar bir süreçte olabilirdi, şükretmek gerek. Sabırsız olan ben, bir gün içerisinde 2 kere gittim. Birinde toplantıdaydı 1 saat bekledim ama orada beklemem şuan için yersiz olduğu akşama doğru uğramamın daha mantıklı olacağı söylendi bende dinledim ve gittim ama aynı gün içerisinde  ikinci kez gittiğimde bu sefer Erbakan Malkoç gitmişti. Moralim bozulmuştu ama inadım devreye girdi, görene kadar gidecektim ve bekleyecektim. 2. gün sabah erkenden gittim misafirleri vardı ve 1 saat kadar bekledim ama 1 saat değil de 3 gün beklemiş gibiydim bir gün öncesi az uykuyla ayakta durduğum için siz düşünün ne kadar zordu benim için. Neyse sonunda misafirleri ile birlikte çıktı odasından ve aşağı çıkış kapısına gittiler bir an gidecek sandım peşine gidecektim ki meğer misafirlerini kapıya kadar götürme inceliğine sahip bir insan olduğunu anladım. Misafirlerini uğurladıktan sonra yukarı çıktı herhangi biri beklemiyormuşçasına hatta önceden tanıdığı biriymişim gibi odasında ağırladı. Kırk yıllık dostu gelmiş gibi rahat olmamı söyleyip iki çay söyledi. Bir kağıda yazmaya başladı; adımı, soyadımı, yaşımı, okulumu, ne bölüm okuduğum gibi bir sürü şeyler sordu. Bende neden yazdığını sordum meraklı biri olaraktan. Ama gayet basit bir açıklama ile yazmayı sevdiğini söyledi ve başladık sohbet etmeye. En değerli fikirlerini paylaştı, doğru olabilecek, bir gence yön gösterebilecek fikirler verdi. Heyecanı, anlatışı en önemlisi fikirlerimi sorması beni değerli hissettirdi. 1 saate yakın konuştuk sanırım ve bana en büyük nasihati 'keşkelerin olmasın benim hiç keşkelerim olmadı. Ne istediysem hep arkasında durdum' diyerek verdi. Haklıydı şüphesiz, bugünde ekmeğini yiyordu.


  Ve benim için son nokta. Başarıyı olabildiğince net ve bir o kadar da güzel açıkladı ki 'başarıyı gözde büyültmemek gerek' dedi. ' İki insan vardır bunlardan biri sigara içiyor diğeri içmiyorsa, içmeyen başarılıdır benim için' dedi. Derinlemesine bakıldığında içeriği geniş bir cümleydi bence...  Başarı aslında kişiye göre değişen, değerlerine göre değişen bir şey ve hayal ettiğin şeylere inanırken bir sürü zorluk çıkacak karşına. Sen engellerin karşısında güçlü durup yaptığın şeylere inanarak keşke demiyorsan başarıyı yakalamak kesinlikle göz ardı edilemez. Ayrıca bana uzun mu uzun bilgiler verip ve benim fikirlerimi dinleyen Erbakan Malkoç'a saygım sonsuz bir şekilde oradan ayrılmayı düşünüyordum ki öyle olmadı, misafirlerini nasıl çıkış kapısına kadar uğurladıysa beni de öyle uğurladı. Mütevaziliğinin hat safhada olduğu, zümreye değer vermediği ve bana bu şekilde bile aslında bir bilgi verdiği düşüncesiyle ayrıldım oradan. Ve ne kadar teşekkür etsem azdır vesselam. Hoş yazsam daha neler neler yazarım lakin diğer yazılarımda aralara serpiştirerek aktarmak daha cazip geliyor.  Mutluluk uzakta değil dostlarım. Şükredin yeter ki... Huzurla kalın, umutla bakın...

                                      Sevgilerimle...

Yorumlar

Popüler Yayınlar