AMATÖR SUNUCU CEEY!

 
  Merhaba okurlarım ve baya kalabalıklaşmış olan gizli okurlarım. Sosyal ağdaki paylaşımlarla kalmasın dedim ve izleyen bir seminer kafası olmayıp izlenen bir seminer kafası olma yolundaki ilk adımlarımdan bahsetmek istedim sizlere. Uzun cümle okumakta zorlanan kesim için kısaca, kulüp olarak yapmış olduğumuz ilk seminerden, ilk sunuculuğumdan ve o güne dair bütün heyecanımdan bahsedeceğim. Ne kadar kısa bir cümle oldu ama!
  12 Kasım perşembe günü seminer günüydü ve sunucu olacak kişi bendim, daha kulüp kurma aşamasındayken bana sunuculukla geldiklerin de kabul edip,  'canım ne var, kimse amatör olduğumu bilmiyor çıkıp, konuşurum' falan diyerek artist artist konuşup kendi kendimi motive ediyor hatta  motive etmeyi bırakıp egoma güvenmeye başlamıştım. Bir de ilk seminer çok kalabalık olmaz, sınıfta konu anlatır gibi hissederim, diyordum. Dediğim gibi olmadı. Biz, salon 200 kişilik bir salon ise yarısı dolsa yeter diyorduk. Yine dediğimiz olmadı. 250 hatta daha da abartıp, girip ayakta durmaktan yorulan ve çıkanları sayarsak 300 kişiyi yakalamıştık. Böyle bir güzelliğe şahit olmamızda değerli hocalarımızın desteği de hiçe sayılamayacak kadar fazlaydı. Onlarsız bir hiçtik gerçekten. Çünkü sınıfta 60 arkadaşımız varsa 10 dostumuz gelmişti. Yetti mi yetti şahsen. Tabi kalabalık artıyordu, salona baktıkça ellerim soğuk ter atıyordu, tansiyonumun düştüğünü hissediyordum ama başkanım ve eş başkanım 'biz profesyoneliz, hata yok' dedikçe tek amatör gibi hissedenin ben olduğumu düşündüm ve tatlı alma, su alma tekliflerini geri çevirdim. Gururumu zedelerdi amatörlüğü kabul etmiş olmak. Şaka şaka. Heyecandan çikolata yerken boğulabilirdim bu riski göze alamazdım. Bir de  az öncede  dediğim gibi heyecanlanınca, gerilince ellerim buz gibi olup, soğuk terler atar ve ısınmama özelliğine sahip olur. Bu konuda da imdadıma Şevval'im yetişti. Isıtmaya çalıştı ama olmadı. Yine de konuşarak hatta dualar okuyarak motive etti. Hani sunucular, oyuncular, tiyatrocular hep der ya ' Bütün o heyecan sahneye çıkana kadar, sahneye çıkınca kalmıyor' diye. İşte bende O kervana dahil oldum her halde. 'Hoş  geldiniz' dediğim de o alkış sesini duyduğum an ''Tamam dedim, bundan sonra yapılacak seminerler de o sahnede olunacak, keyfi çıkarılacak, dedim.'' Hoş mart ayına daha çok var ama hazırlıklar yapılacak. Bir de aşırı sabırsız ve heyecanlı olmakta bu işler de çok kötü oluyor. Hemen olsun istiyorsunuz. Ama hemen olacak işler olmadığını biliyorsunuz tabi ki.
  Bir de eleştiri konusuna değinmeden gidersem kafama takarım. Etrafınızda yaptığınız işleri küçümseyen küçük sinekler varsa sizde sinek ilacı olmadan edemiyorsunuz. Şöyle açıklayayım yaptığınız işi değerli kılan sizsinizdir. Eğer amacınızı biliyorsanız bu bir kağıdı katlamak bile olsa düzenli olmak, en önemlisi o kağıdı sizin katlayacağınıza inanmanız, küçümsenecek bir şey değildir. Kimin neye inandığı, neyi hayal ettiği çok önemli. Benim sevmediğim bir şeyi sen seviyorsan aşağılamamak büyük bir incelik olur. Bu incelik mertebesine yükselmekte zaman alan bir şeydir. Empati kurmadığınız sürece bu anlattıklarım da hiçbir şey ifade etmeyebilir. Bu yüzden empati kurun ve evet inandığınız, sevdiğiniz şeylerin ciddiye alınır olduğundan ve varlığından habersiz olmayın.

 ÖNEMLİ! Seminer Yurtdışı Eğitim Semineri idi. Erasmus ve Work and Travel'ı dinlediğimiz, dinlettiğimiz, eğlenceli zaman geçirdiğimiz bir süreçti. İyi ki dediğimiz ve inandığımız hatta hocalarımızdan güzel sözler duyduğumuz harika mı harika bir süreçti.
      
                                                                            Umutla bakın, sevgiyle kalın.

                                            

Yorumlar

Popüler Yayınlar