GIYIMIM MI BIYOGRAFIMMIS?

  Selam millet! Bugünkü  yazımın konusunu belirtmek istiyorum çünkü kadınların çok ciddiye aldığı bir konu. Kıyafet! Öyle marka tanıtımı yapmayacağım. Zaten kıyafette marka takıntısını mantıksız buluyorum. Ya da bu sene trend şu, bu diye açıklamaları da sevmiyorum. Çünkü moda diye bütünleşmediğimiz kıyafetler giyiyoruz ve bu sırf moda diye. Hoş bu dünya markalarını bilmediğim anlamına gelmesin karşınızda o şahane moda haftalarını takip eden deli bir kız var. O hayran bıraktıran tasarımlara içim erimiyor mu? Kalbim deli gibi atıyor. Bir ara lisedeki harçlığımı harcamayıp Vogue dergisi alıp modanın inceliklerini öğreneceğim diye tutturmuştum.  Ama bu konuyu seçmemin sebebi, bu yaz için bir sürü karar aldım ve bu kararlardan biri de yeni kıyafet almayıp dibine kadar eski kıyafetlerimi giyeceğimdi bilhassa ayakkabılarım içinde geçerli bu durum. Kısacası evdeki giymeyip, dolapta tuttuğum o bir sürü kıyafeti yeni kıyafet almayarak değerlendireceğim. Böylece gereksiz harcamalar yapmayarak daha çok gezeceğim. Düşüncem bu, bakalım yazın sonunda ne kadar gezmişim.
  Kendi tarzımdan bahsedecek olursam, soldaki fotoğraflara aldanmayın çünkü hayatımda hiç giymediğim kadar etek giydim bu ay. Meğer bir sürü elbisem, eteğim varmış. Hayır etek giymeyi hiç sevmeyen biri olarak hangi kafayla aldım bu kadar eteği, elbiseyi orayı da anlamış değilim. Fotoğraflardaki bütün kıyafetler 2,3 yıllık hatta 6 yıllık etek bile var. Ama asıl Ceey, deli gibi erkek tişörtleri, erkek gömlekleri ve kazakları sever. Abilerim kendi tişörtlerinden hediye de eder, arada yürütürüm de. Babam arar, ''Kızım kazağımı sen mi giydin?'' diye sorar. Bu durum çevremde biraz garip karşılansa da sonradan benimsendi. Hatta babam artık kazak, tişört alırken beni de düşünür hale geldi. İlerisi için kocamın işi çok zor olacak ama yapacak bir şey yok. Neyse ki 'skinny jeans'  bence dibine kadar dar pantolon denilmesi gereken pantolonları çok seviyorum.Üzerime salaş tişört, gömlek veya kazak giymeliyim. Mini etek falan sevemiyorum çünkü hayatımdaki en önemli şey rahatlık. Rahatlık bulunduğum ortamdan tutun giyinişime kadar her şeyin baş tacıdır. Belki mini etekle rahat eden kadınlar da vardır ona lafım yok ama ben sevemiyorum, bilmiyorum. Belki ileride severim ne malum. Bir de topuklu ayakkabıyı bile rahat ediyorsak giymeliyiz. Zaten yaradılışımız gereği biz kadınlar o topuklu ayakkabıları gayet güzel taşımalıyız bence. Şöyle de bir sıkıntı var modaya dair her şeyi bilmeliyim, markaları, tasarımcıları. Yani o dünya neyin kafasını yaşıyor bilmem şart. Ama alışveriş yapmamalıyım. ''Yok devenin bale pabucu!'' derler adama da neyse siz bana bakmayın. Açıklık getirmem gerekirse kozmetik ürünlerde alışverişe tamamım ama kıyafet alışverişinde tansiyonum düşüyor. Bir de biz kadınların bölümü çok göz görüyor belki onunla alakalı. Biraz daha sade olsa ne bileyim, açıklığa değil de içinde rahat olabileceğimiz ama kadın gibi olabileceğimiz kıyafetler olsa bence daha iyi olur. Bir parça etek giyip ama rahat oturamayacaksam ve bu o günümü zehir edecekse güzel olmayı tercih etmem. Güzellik o etek ise dünya çirkini seçerim. Böyle anlatınca da hiç mi kadın tişörtleri, kazakları giymiyorum.?Tabi ki giyiyorum ama öncelik sade olanlarda. Değişik desenlere de aşığım ama taşlı tuşlu şeyleri hiç mi hiç sevmem.
  Sürekli bunu belirtiyorum ama bunu anlatmamın sebebi; kendi tarzınız ne? Sizi yansıtan parça ne?  Hatta çok özür dileyerek bunu söylüyorum (haddime değil belki) ama özenti olmayın derim. Bende özentilik yapmıyor muyum? Tabi ki yapıyorum. Kimse tamamen farklı olamaz. Ama araya benden bir şeyler katıyorum. Ben erkek tişörtlerini, kazaklarını rahatlıkla giyebiliyorum çünkü vücut yapım kaldırıyor. Ama seviyorsun diye de sende eğreti duran bir şeyi giyme. Bütün dediklerimi bir kenara at en önemlisi giydiklerinle bütünleş, o senin tarzın olsun. Şalı takışınla, saçının duruşuyla, gömleği taşıyışınla bütünleş. Sırf giyinmek için ya da beğenilmek için kendindeki güzellikten kendini mahrum bırakma. Topuklu da giy, spor ayakkabı da giy, dar bluzda giy, erkek kazağı da giy ama 'işte bu benim' diyebil. Başkalarından aldıklarına kendinden bir şey kat. Taklit, özentilik şöyle bir köşede dursun. Herkes kendisi olsa. Ne biliyim bence öyle daha güzel oluruz. Giyiminizi başkaları beğensin diye şekillendirmek insanın kendisine yapabileceği en kötü şey bence. Hoş ruh halinin ne hissettiği de çok önemli. Fakat bir şey unutulmamalı ki giydiklerimiz bizi tanımayanlar için biyografidir. Herkes biyografisi dolu olsun ister. Giydiklerinde biyografini ya güzelleştirirsin ya da basitleştirirsin. Ben biyografimde rahatlığı, sadeliği tercih ediyorum. Peki ya senin biyografin ne?

NOT: Fotoğraflardaki 10 kıyafetten 9'u marka değildir. Cadde üzerindeki mağazalardan alınmıştır. Belki bir iki tanesi markadır onlarda kaliteli olması şart parçalar. Mesela mont. Ama ayakkabıların hepsi marka. Çünkü o noktada takıntılıyım.

                                 DELİ HUZUR İÇİNİZDE OLSUN.
                                          YORUMLARINIZ BENİMLE OLSUN.