KUSURLUYUM, KUSURLUSUN, KUSURSUZUZ.



   Bu ayın ilk yazısıyla merhaba! Bayadır selamsız sabahsız giriyordum konulara sanki. Öyle olmaz. Selamlaşmak güzel başlangıçtır. İyidir. Motivedir. Güzeldir hatta güzelleştirir. Bence hepimiz zaten güzeliz. Kimimiz koca burnuyla kimimiz kısa boyuyla kimimiz ise göbeğiyle. Çünkü asıl güzellik gönülde. 'Bırak şimdi bu zırvalama cümleleri' demeyin. Çok ciddiyim. Kim dört dörtlük? Kim mükemmel? Aynaya baktığımızda kendimizde kusur bulmuyor muyuz? Ya sivilcemiz var ya da çilliyiz. Esmeriz, beyaz tenliyiz. Saçımız düz veya kıvırcık. Ama hep bir tatminsizlik. Hep başkasındakini sevmek ondakini istemek. Ama isterken de bunu onu överek yapmayız o kendini çirkin bulsun diye döveriz resmen laflarımızla. Yine de düz olan saçım keşke kıvırcık olsa. Saçım kıvırcık ama keşke düz olsa. Boyum kısa. Keşke uzun olsaydı. Uzun boyluyum. Keşke kısa... Durun uzun boylular genelde memnun görünürler. Zamanla bunun iyi bir şey olduğunu düşünürüz. En azından ben zamanla kabullendim boyumu... Muhakkak 'Keşke kısa olsaydım biraz.' diyeniniz olmuştur. Olmadı mı?! Şahsen ben Victoria's Secret mankenleri çıkana kadar ağlayan bir kızdım. Koca bulamazsam diye tedirgin oluyordum. Neyse ki bizim nesil de uzun boylu. Bunu burada rahatlıkla anlatabilirim. Kendimi yerin dibine sokup, göklere çıkartabilirim. Bunu herkes kendine yapabilir. En güzeli de budur bence. İçimizdeki kibri, egoyu, kıskançlığı öldürür. Kendini tanımanı, kendini bulmanı sağlar. Mükemmel olmadığını bilmek seni kırmaz aksine olgunlaştırır. Biri sana senin de burnun büyük dediğinde 'Evet bunu ben zaten biliyorum.' diyebiliyorsunuz hatta ben bunu biliyorum da sen kendinden habersizsin galibe diyerek onun kendisini görmesini sağlıyorsunuz ve bildiğiniz bir şeyden kırılmıyorsunuz. Sadece bunu söylemek ona düşmez. Ben kendimle dalga geçebilirim. Kendimi övebilirim. Kendim de özgürüm. Ama ne sen bana ne de ben sana bu tarz cümleler kurabilirim. Benimle dalga geçme hakkını sana vermiyorum ben. Sen dört dörtlük değilken benim üzerimden prim yapmak haddine mi? Kusura bakma ama değil. Aynaya bakmalısın. 'Bendeki kusur ne?'  Veyahut 'Kime göre kusur?'  demelisin. Mesela bir arkadaşım bana senin de faullerin var demişti. O zaman sadece güldüm. Öyle hatırlıyorum. Genelde muhakkak cevap veririm asla susmam. Ama demedim diye hatırlıyorum ya neyse. Bir de şöyle bir şey var, sen ki gerçek güzelliği göremeyip hatta kendindeki kusurları göremeyip bende kusur arıyorsan. Durumun gerçekten kötü demektir. Çünkü insan kendine doğru olmazsa dışarıya aciz olur. Bende dönüp senin de göbeğin var ya da dur 'En azından sen benim kusurumu gözlerinle bulabiliyorsun benim işim daha zor seni tanımadan beyninin olmadığını anlayamıyorum.' diyebilirdim. Ama demedim. Bu çok kırıcı olurdu. Ayıp olurdu. Bir de çok ciddiyim. Kusur kime göre kusurdur? Mesela ilkokulda saçlarım kıvırcık diye dalga geçerlerdi. Hatta lise de Bob Marley' e benzetildim. Bunun kusur olduğunu düşünüp ağlardım. Ama üşengeçlikten hiç düzleştirmedim. Ya da ben gerçekten çok seviyordum saçlarımı. O yüzden 20 yıllık hayatımda iki kere düzleştirdim saçlarımı. Düz saçlı halimi de sevemedim. Emanet gibiydi. Bir de şöyle bir şey var ki Rabbim düz saçlı olmamı isteseydi düz saçlı yaratırdı. Ya da sizi uzun boylu yaratırdı. Kendini sevmeli insan. Kendine değer verirsen başkası da gözünde değerli olur. Başkalarının dış görünüşünü özgür bırakmıyoruz çünkü kendimizdeki kusurları böyle gizleyeceğimizi düşünüyoruz. Böyle dediğime bakmayın faullerime laf eden arkadaşa belki bu konuda cevap vermedim ama öncesinde muhakkak bir şey demiş olmalıyım ki kulağımın önündeki saçları gözlemlemiş.
  İlkokulda, kaçıncı sınıf hatırlamıyorum.Volkan diye bir arkadaşım kollarımdaki tüyler için erkek kolu gibi demişti. Bir de herkesin içinde dedi. Nasıl utanmıştım o zaman. Esmer olan ben kıpkırmızı olmuştum.Orada cevap veremedim tabi ki. Beklemediğim bir anda sıktı kafama. Hatta bazen 'senin de boyun kısa' deseydim keşke diyorum. Düşünün bunu yazarken bile keşke deseydim o zaman diyorum. İnsanız burada bunu anlatıyorum ama canım yanarsa düşüncelerim güzelleşmiyor, ister istemez kötü kız oluyorum. Oysa olmasak var ya dünya ne güzel olur. Ay yine dağıldım neyse konuya dönecek olursak.  Eve gelip haftalarca ağladım. Sonra annem '' Kızım kolu olmayan insanlar ne yapsın?'' dediğinde bu seferde oturup kolu olmayan insanlar için ağladım. Kolum olup kıymetini bilmediğime ağladım ciddi ciddi. Lise de ise sıra arkadaşım Orçun'la kolumuzdaki tüyleri kapıştırırdık. Ve nedense kahkaha atardık. İlkokulda ağlayan ben lisede bunu kabullenmiş. Üniversite de aldırmıştım. İroni gibi ironi. Bakım sonuçta ne yapsaydım üniversitede kapıştıramazdım ya. Hayal etmesi bile kabus gibi. Durun hemen toparlamam lazım kafamı. Tamamen takmadım da denemez ama en azından dalga geçebiliyordum. Bunu burada anlatmak cesaret ister farkındayım. İnanın insanların bu konularda ne düşüneceğiyle ilgilenmeyeli baya oldu. Güzellik göreceli sonuçta. Bir adam çıkar 'Kulağının önünde saç var.' der bir diğeri 'Gözlerin öyle güzel ki bakmaya doyamıyorum.' der.
  Karşıdan gelen kişiye çirkin demek ise karşıdaki insanı çirkin yapmaz. Sizin gönlünüzü kirletir. Kirli gönlün ise yüzü güzel olmaz, bakışı anlamlı olmaz, aklı kötülüğe, gönlü pisliğe çalışır. Cesaretimizi kıran ne varsa bu bizi çirkin görmek için çabalayan insanlar yüzünden olur. Evet ben kendime her şeyi deme özgürlüğüne sahibim. Bilhassa sende kendine her şeyi deme hakkına sahipsin. Ama bu benim kusurlarımı senin söyleme hakkın olduğunu göstermez. Sen ne kadar bütünsün ki benim parçalarıma laf ediyorsun, derim. Yanlışlıkla dediğimiz oluyor, gidip özür dilemeliyiz. Çünkü çok ciddiyim bunun ona bir zararı olmaz bizim gönlümüzü kirletir. Bugün tekrar aynanın karşısına geçin ve ben göbeğimi, burnumu, dişlerimi, saçımı sevmiyorum. Ama bunlar benim parçam ve beni muhakkak güzel kılıyordur, diye düşünün. Her şeyi geçtim gönlüm ne kadar güzel ne kadar pürüzsüz ve saf demeliyim? Çok rahatsız oluyorsan zaten çözümü var. Tıp ilerledi. Teknoloji ışınlanmaya gidiyor. Asıl olay şu; başkalarıyla uğraşmayıp kendinle ilgilenirsen kimseye zarar vermezsin, kendi yağında kavrulursun. Bu da hayatını daha güzel yapar. Kusura bakmayın ama şunu söylemeden de geçemeyeceğim. Gönlümüzü güzelleştireceğiz derken karşıdakine iltifatlar yağdırmayın. En büyük örneğim '' Bugün çok güzel olmuşsun.'' cümlesi. Hiç sevmem. Kafamda direk şu soruyu oluşturuyor;  'Diğer günler çirkin miydim ki bu böyle bir cümle kurdu?'' Kabul ediyorum delice. Ama ne yapayım canım. Bu ülkenin delilere de ihtiyacı var. İşimiz gerçekten çok zor. Ama kendimize yoğunlaşırsak gerçekten sıkıntı kalmaz buna yürekten inanıyorum. Sende inanırsan sorun çözülebilir bence. Deneyebiliriz en azından. Ne zararı var ki güzellikten başka.

                                   UMUTLA BAKIN, HUZURLA KALIN.

Yorumlar

  1. Ceey geneli itibariyle sana katılıyorum kusursa herkeste var kimse kusursuz değil,fakat şuda bi gerçekki buna nekadar alışsakta o kusurdan ilk fırsatta kurtulmak isteriz. Yani bizimki biraz zorlama alışkanlık oluyo tabi bu söylediklerim kendim için. Bi göbeğim var kendisinden çok rahatsız olmasamda (bazı durumlar hariç) ilk fırsatta ondan kurtulmak istiyorum. ;))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yine de bu durum için insanın kendisinin bilincinde olması daha güzel, diğer türlü başkalarının söylemesi daha üzücü olur çünkü :)

      Sil
  2. Çok güzel bir konu kuzumu ama gerçekten en önemlisi kusur bile olarak görsekte varlığına şükretmemiz, gerisi göreceli. İnsanlar eleştirmeyi sever, biz şükredelim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle, insanlar eleştirmeyi sever biz şükredip gerçeğin farkında olalım o zaman her şey daha anlamlı olur :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar