CURCUNADAN AYRIL DA GEL!


    Metropolün içinde yetim kalmış bir liman. Zeytinburnu'ndaki Balıkçı Limanı... Öyle ki trafiğin, koca koca binaların içinde yok olmaya hazır bir şekilde bekliyordu. Kimisi limanın kafesinde tavla atıyor, kimisi eskimeye yüz tutmuş sandalına bakım yapıyor, kimisi ise pazar güneşini vücudunda hissetmek için sandalyesini küçük kulübesinin önüne çekmiş gelen geçeni izliyordu. Genelde kavga eden insanlar için kediyle köpek örneği verilse de ben ne zaman yan yana kediyle köpek görsem hele ki birbirlerine hiç dokunmuyorlar ise bu benzetmeyi hep saçma bulmuşumdur. Aslına bakarsanız onlar bizden daha güzel kabullenmişler birbirlerini ve daha gerçekçiler. Bulundukları yerin de bilincindeler bence... Velhasıl her şey ve herkes uyum içindeydi.
    Görüntüye baktığınızda sessizlik varmış gibi dursa da görüntünün içine girdiğinizde arabaların sesi, inşaat sesleri öyle yoğun ki oturup, ağlarsınız. Kahvenizi ve kitabınızı alıp bir banka oturduğunuzda gözlerinizi kapatıp hayalini kurduğunuz görsel şölenin, gözlerinizi açtığınızda içler acısı haline içiniz yanar... Yandı... Yanıyor... Oysa ne güzel nimetler var! Denizin yanında ufacık kulübende fincanın yok diye yan komşuna sesleniyor sonra ''Burada herkes birbirine yardımcı olur, mutfaklar küçük olduğu için birbirimizin eksiklerini kapatırız.'' diyorsun. Saksılarını rengarenk çiçeklerle donatıyorsun. Asıl medeniyet bu bence. Sonra gökyüzünü dahi görmemizi engelleyen 'residence'ları görünce medeniyetin tek dişini görüyorsun. Akdeniz ve Ege'deki mavinin en güzel tonlarına karşılık, Marmara Denizi'nin maviden uzaklaşması da ayrı bir hüzün... Sonra korkuyorsun tabi. Ya ben ya da benim çocuklarım bu güzelim manzaralardan faydalanamazsa diye korkuyorsun. 
     Yakın zamanda ''Yazıların fazla iyimser.'' diyen canım arkadaşlarımdan biri, çok haklıydı. Etrafa hep güzel kareden bakmaya çalışıp, o fotoğrafı yakalamayı çok seviyorum.O kareleri saklamak için zihnime ek olarak telefonumdaki hafıza kartını da eklemek, teknolojinin en güzel yanı. Yine de insanların o kalabalığın içinde kendilerine ait bir ütopya kurabilmeleri çok hoş. Kalabalıktan patlayacak duruma gelen İstanbul'a inat, aynı göğün altında zamanın akışını yavaşlatmaya direnen birer direnişçi hepsi. Hemde kedisiyle köpeğiyle! Ve bende ileri de o direnişe dahil olmaya adayım efendim. 
                                                             
                                                        SEVGİYLE KALIN, UMUTLA KALIN.

Yorumlar

  1. Bence bu yazın şuana yazdıklarından daha farklı, dinlendiriciydi. Fotoğraflarla yazı o kadar uyumluydu ki kendimi ordaymış gibi hissetmekten alıkoyamadım. Tebrikler kuzum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baştacısın sen güzelliğim, çok teşekkür ederim :*

      Sil
  2. O direnişe bende varım!!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşasın! İyi ki varsın o zaman Sarı bey :)

      Sil
    2. Sizde iyiki varsınız Ceey hanım iyi ki senin gibi güzel insanlar var çevremizde :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar